KATEGORİ
Kıymetli Dostlarım,
"GELİŞİ GÜZEL ZAMANLAR" yoğun bir çalışmanın ardından nihayet çıktı. Seçkin kitapçılarda; D&R, idefix, kitapyurdu, ÖTÜKEN gibi internet mağazalarında sizleri bekliyor. 



"Denize atılan bir şişe her kitap. Asırlar kumsalda oynayan birer çocuk. İçine gönlünü boşalttığın şişeyi belki açarlar, belki açmazlar..."
Cemil MERİÇ

HANGİ YÜZYIL ?

21.yüzyıl...

Dünyadaki tüm bilgilerin üç buçuk ayda üstüne bir o kadar daha eklendiği ve okumayan, kendini geliştirmeyenlerin korkuyla yaşadığı yüzyıl.

Ünlü Türk düşünürü Nilüfer’in :”Dünya dönüyor sen ne dersen de/Yıllar geçiyor fark etmesen de” ikazına Ekmek Teknesinin Cengi(s)z’i edasıyla “Hade be!” diyerek kayıtsızlığını gösterenlerin, “İnsan vardır zamanı yontar insan vardır zaman onu yontar” sözünün ikinci kısmının yontma fiiline maruz kalanların kendine yer bulamadığı yüzyıl.

Bilgi nin yüzyılın en değerli objesi olduğu yüzyıl.

Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmanın zorunlu olduğu yüzyıl.

Suların durursa kokacağı,dünyanın dönmezse düşeceği yüzyıl.

Dünyanın gittikçe küçüldüğü ve kendini geliştirmeyenlere bu küçüklüğün bol geleceği yüzyıl. Saatleri ayarlama enstitüsünde yer alan “Değişime kimse karşı değildir, yeter ki, ucu kendilerine dokunmasın”sözündeki gelişimin ucunun dokunduklarına hiçbir şey vermeyen yüzyıl.

“İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır” diyen Henry Ford’ u haklı çıkaran ve buna ek olarak öğrenmeyi öğrenemeyenlerinde kendine yer bulamayacağı yüzyıl.

Bilenle bilmeyenin ayırt edileceği yüzyıl. Bilginin paylaştıkça arttığı gerçeğinin daha çok su yüzüne çıktığı yüzyıl.

Bilenin değil öğretmeyi bilenin başarılı olacağı yüzyıl.

Duygusallığın beslendiği temel kaynağın sosyallik olduğunu bilmeyen yöneticinin çalışanından,memurundan, astından verim bekleme hakkının olmadığı yüzyıl.

Madem karanlık ağardı,başka mumlarda yakmak lazım diyerek gelişimi her an hissedenlerin ayakta kalabileceği yüzyıl.

Tanrı bize iki yuvarlak verdi,başarı hangisini kullandığımıza bağlı diyen Ann Landers’e kulak vererek doğru yuvarlağı kullanarak başarılı olanların ayakta kalacağı yüzyıl. Değerlerin başında özgür iradeye saygı ve adaletin gelmesi gereken yüzyıl.

Harikalar diyarındaki Alice’e nereye gittiğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok diyen Tavşanın haklı çıktığı yüzyıl.

En önemli kişinin o an iletişimde bulunduğumuz kişi olduğu gerçeğinin kavrandığı yüzyıl. İnsanların ne bildiğimize değil kendilerine ne kadar önem verdiğimize baktıkları yüzyıl. Başarısızlığın değil,sonuçların olduğu yüzyıl.

Kendimizin önündeki kendimizi kaldırmadığımız sürece gelişmemizin zor olduğu yüzyıl. “Muhteşem bir maziyi muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim,kelimeden,sevgiden bir köprü” diyen Cemil MERİÇ’e ihtiyaç duyulan bir yüzyıl. İrfanın ilk merhalesinin, kendini tanımak olduğu yüzyıl.

Bir yüzyıl önce kendini keşfeden martı Flecher in bile martı haliyle kendini keşfetmesine karşı insanların kayıtsız kalmamasının gerektiği yüzyıl.

Tebessümün sayfalar dolusu edebi cümleden daha anlamlı olduğunu öğrenmemizin gerektiği yüzyıl.

Büronun kapısından çok kalbin kapısının açık olmasının gerektiği yüzyıl.

Yerinde sayanların yürüyenlerden daha çok gürültü çıkardığı yüzyıl.

Riske girmeyenin ilerleyemeyeceği ve kaplumbağanın bile ilerlemek için risk alarak başını dışarı çıkarması gerektiğini biz insanlara örnek gösterdiği yüzyıl.


Öğrenmenin,bildiğini açığa çıkarma,yapmanın bildiğini kanıtlama,öğretme nin ise başkalarına da bizim kadar bildiklerini hatırlatma, olduğu yüzyıl.

En güzel iletişimi karakterin sağladığı yüzyıl.

Ne olduğumuzun söylediklerimizden daha güzel iletişim kurabileceği yüzyıl.

Her sabah, “bugün yüreğimde sevgi olmalı yoksa günün sonunu nasıl getirebilirim?” dememizin gerektiği yüzyıl.

Düşüncelerimize vurulan zinciri koparırsak, bedenimizin de özgürlüğe kavuştuğunu göreceğimiz yüzyıl.

Dünyada değiştirebileceğimiz tek kişinin kendimiz olduğunu geç de olsa anlayacağımız yüzyıl.

Kuşçu’nun Boomerang Cehennemi nde dediği gibi:kuyuya girmeden Mısır’a sultan olanların ,affetmeyi ve hükmetmeyi öğrenemeyeceği yüzyıl.

Yine aynı senaryo içerisinde:”taşı kaldırmayana yılanda yok çıyanda,taşı kaldırana yılanda çok çıyan  da erçeğindeki gibi bir şeyleri değiştirmek için taşın altına uzanmanın gerekli olduğu yüzyıl.

En sağlam zincirin en zayıf halkası kadar sağlam olduğu yüzyıl. İnsanın ışıktan vazgeçerse yaşlanacağı yüzyıl.

Voltaire’nin ifadesiyle, okumanın alışkanlıkların en asili olduğu yüzyıl.

Tüm gerçeklerin üç adımda anlaşıldığı yüzyıl ;

-önce alay edilir,

-Şiddetle karşı çıkılır,

-Zaten belliydi, denir ve kabul edilir...

Hayatta en gerçek güvenlik duygusunun ,her gün kendimizi bir yönde geliştirdiğimizi bilmek olduğu yüzyıl.

Sevgilerimizi söylemek için yarını beklemeyeceğimiz yüzyıl.

İlaçların her zaman şart olmadığı ama inançların her zaman şart olduğu yüzyıl .

Bildiğini yapanların çok olduğu buna karşı yaptığını bilenlerin az olduğu yüzyıl.

Geçmişi gelecekten daha büyük gören insanların kendine yer bulamayacağı yüzyıl.

Zihnin nezaketinin ince şeyleri düşünmek olduğu yüzyıl.

Akıllı insanlar kendi akıllarını kullanır daha akıllılar başkalarının aklını kullanır uyarısını dikkate alanların başarılı olacağı yüzyıl.

Küçük ağacın eğitimi filminde geçen ,bir kuşu şahinin yakalaması üzerine “Şahin yavaş kuşu yakaladı. Artık yavaş kuşun yavaş yavrusu olmayacak”örneğindeki gibi yavaş olanların kendine yer bulamayacağı yüzyıl.
 
Tırtılın yolun sonu dediğine ,ustanın kelebek dediği yüzyıl.

İçinde bulunduğun anı fethetmektir yaşamak gerçeğini anlayacağımız yüzyıl.

İŞTE 21.YÜZYIL...

EĞER BU YÜZYILDA İÇİNİZDEKİ ZERDÜŞTE “YAŞAMAK İSTİYORUM” DEDİRTMEK İSTİYORSANIZ SİZE ÜÇ TAVSİYE:

YA BİR YOL BULUN, YA BİR YOL AÇIN, YA DA YOLDAN ÇEKİLİN Kİ, SİZDEN SONRA GELERLER KENDİNİ İFADE ETME İMKANI BULSUNLAR...